yorgun kanatları, sonsuza kadar dayanabilecek sanki

boşlukta durdukça kuş, boşluk anlamlaşıyor


ben odanın açık duran kapısına bakıyorum


sana boş bir valizle geleceğim güne bakıyorum

şair

sonra şair, üşüyen elleriyle kalemini elinden bırakıp
açık balkon kapısına, en çok açık balkon kapısına
kısık bakışlarını yürüdü, bir şey söylemeden baktı
nerede kalmıştı en son, ikili koltuğun ortasında, rahatsızlığın rahatlığında
dudaklarında kurumuş bir susuzluk
şair unuttu, aklında küçük bir kız çocuğunu
kendine yakışan hiçbir şey yoktu üzerinde
terk edebilseydi becerdiği kadınları
arkasına bakmadan, saçmalamadan
silerek, şimdi sırtında kamburundan başka bir yük
söküp atmak istercesine, ahmakça
ve kimliğini kaybetmek için, olur olmaz yerlere koyarcasına
şair tam bir orospu çocuğu...  


hiçbirşeyden anlamayan bir köpek cebime girdi
cebimde bozuk para kokusu
ıslak, yeni doyuma ulaşmışlık
tanrı kıskançlığı ile küstah sırıtmakta
mavi saçlı kadın
düştüğü yerde renksiz
o kadını tuvalette öpmeyecek kadar saygılı bir aristokrat
kestirme yol aramakta
şimdi beni dinlemelisin
bilardo topları dağılıp üçgeni bozmadan
sana ait bir uykuya saklanmalısın...